Recm nedir ?
Recm
kelimesinin anlamı zina yapan kişiyi taşlayarak öldürmektir. Tevrat'a göre,
Tanrı zina yapan insanların taşlanarak öldürülmelerini emretmiştir.
Konuyla ilgili olarak bakınız, Zina
İnsanlar neden taşlanır ? Taşlanan gerçekte o insanmıdır yoksa, o insana
girdiği varsayılan şeytanmıdır. ? Kuran’da,
insanları taşlayın şeklinde bir hüküm yok, ancak
Hicr suresi 17. ayet, Onları taşlanmış, her şeytandan
koruduk.. der... Bu ayet, şeytanın taşlandığını,
dolaylı olarak da içlerine şeytan girmiş olduğuna inanılan insanların
taşlanabileceği anlayışını düşündürür niteliktedir..
Nur Suresi 2. ayette görüldüğü gibi
recm cezası yoktur, ceza yüz sopa olarak belirtilmiştir.
Nur 2. Zina eden kadın ve zina eden erkekten her
birine yüz sopa vurun; Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın
dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden
bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.
Ancak, ilgili bir hadis zinanın iki bekar kişi arasında olması şartıyla
yüz sopa olduğunu, iki dul arasında yapılan zinanın cezasının ise
recm olduğunu söyler.
543 - Ubâdetu'bnu's-Sâmit (radıyallahu anh) anlatıyor:
"Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a bir vahiy geldiği zaman, vahiy
sebebiyle onu bir gam ve keder alır, yüzünün rengi uçardı. Bir gün Cenab-ı
Hakk yine vahiy indirmişti ki aynı hal onu sardı. Keder hali açılınca:
"(Zina haddiyle ilgili hükmü) benden alın. Allah onlar hakkında yol kıldı
(yani çok açık şekilde had beyan etti): Bekâr bekârla zina yapmışsa
cezası yüz sopa ve bir yıl sürgündür. Dul dulla zina yaparsa yüz sopa ve
recm'dir."
Müslim, Hudud 13, 1690.
H. Ebu Davud, Hudud 23, 4415;
Tirmizi, Hudud 8, 1434.
Muhammed
ve
Recm
Aşağıdaki hadisler, Muhammedin zamanında recm’i bizzat kendisinin uyguladığını
gösterir.
6789 - Muaz İbnu
Cebel, Ebu Ubeyde İbnu'l-Cerrâh, Ubâde İbnu's-Sâmit ve Şeddâd İbnu Evs
radıyallahu anhüm ecmain'den rivayet edildiğine göre Resülullah aleyhissalâtu
vesselâm şöyle buyurmuştur: "Kadın, taammüden bir kimseyi öldürdüğü
vakit, hamile olduğu taktirde hemen öldürülmez, çocuğunu doğurup bir bakıcıya
vermesi beklenir. Keza zina yapacak olsa karnındakini doğurup bir kadına
verinceye kadar recmedilmez."
1586 - İbnu Abbâs
(radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
buyurdu ki: "Kimin Lüt kavminin sapık işini yaptığını görürseniz,
fâili de mef'ülü de öldürün."
Tirmizî, Hudud 24, (1456);
Ebü Dâvud, Hudud 29, (4462, 4463).
Tirmizî, Ebü Hüreyre'nin de böyle bir rivâyette bulunduğunu belirtir. Ebü
Dâvud'da İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ)'tarı yapılan bir rivâyette:
"Livata yaparken yakalanan bekâr (yani muhsan olmayan kişi) de
recmedilir" denmiştir.
1580 - Ebû Hüreyre
ve Zeyd İbnu Hâlid el-Cühenî (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Bir
bedevî, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek:
"- Ey Allah'ın Resûlü, Allah aşkına, hakkımda Allah'ın kitabıyla
hükmet!" diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de: "- Evet aramızda Kitabullah'la hükmet,
bana da izin ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
" Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi. Adam:
"- Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zinâ yaptı.
Bana,"Oğlun için recm gerekir" dediler. Ben de hemen oğlum namına
yüz koyunla bir cariyeyi fıdye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum.
Bana: "Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın
karısına da recm cezası icabeder" dediler" dedi. Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm): "-
Ruhumu kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah
uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri
verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu.
Sonra, Eslemli bir adama seslendi:
" Ey Üneys! bu zâtın hanımına git, eğer zinâyı itiraf ederse
onu recmet gel!" Üneys,
kadına vardı. O suçunu itiraf etti. Resûlulluh (aleyhissalâtu vesselâm)
emretti, kadın recmedildi."
Buhârî, Muhâribin 30, 32, 34, 38, 46, Vekâlet 13, Şehâdât 8, Sulh 5, Şurüt
9, Eymân 3, Ahkâm 39, Haberu'I-Vâhid I, İ'tisâm 2;
Müslim, Hudud, 25, f1697,1698);
Muvatta, Hudud 6, (2, 822);
Tirmizî, Hudud 8, (1433);
Ebü Dâvud, Hudud 25, (445);
Nesâî, Kudât 21, (8, 240, 241);
İbnu Mâce, Hudud 7, (2549).
584 - Hz. Berâ (radıyallahu
anh) anlatıyor: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in yanına yürür
kömürle karartılmış ve dayak atılmış bir Yahudi getirdiler. Bunun üzerine
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Yahudileri çağırarak: "Kitabınızda
zina haddini (cezasını) böyle mi buluyorsunuz? diye sordu. "Evet" dediler.
Sonra Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) onların alilerinden
birini çağırdı ve "Musa'ya, Tevrat'ı indiren Allah aşkına soruyorum,
zina edenin haddini kitabınızda böyle
mi buluyorsunuz?" dedi. Alim:
-Hayır! Eğer bana böyle yemin vererek sormasa idin sana haber
vermezdim. Kitapta recm buluyoruz. Fakat, zina vak'aları eşrafımız arasında
çoğaldı. Artık şerefli birini bu suçla yakalarsak onu bırakır olduk.
Ancak biçare birisini yakalarsak ona haddi tatbik ediyoruz. Kendi aramızda şöyle
dedik: "Gelin aramızda öyle bir ceza şeklinde anlaşalım ki o, eşraftan
olsun, halktan olsun herkese tatbik edilsin. Sonunda recm yerine suratın kömürle
boyanıp dayak atılmasında ittifak ettik."
Bunun üzerine Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm): "Allahım,
onların öldürdüğü emr-i şerifini ilk ihya edip dirilten ben olayım"
dedi ve had cezasının tatbikini emretti, zâni hemen recmedildi. Bunun üzerine
şu âyet indi: "Ey Peygamber! Kalbleri inanmamışken ağızlarıyla
"inandık diyenler, Yahudilerden yalana kulak verenler ve başka bir
topluluk hesabına casusluk edenlerden inkara koşanlar seni üzmesin. Sözleri
asıl yerlerinden değiştirirler de "Böyle bir (fetva) size verilirse alın,
verilmezse kaçının" derler..." (Maide 41). Az sonra Allah Teâla şu
ayeti indirdi: "Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar kâfirlerdir..."
"Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler işte onlar zâlimlerdir..."
"...Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, işte onlar fâsıklardır!"
(Maide 44, 45, 47). Bu
ayetlerin hepsi kâfirler hakkında nazil olmuştur."
Müslim, Hudud 28, (1700);
Ebu Dâvud, Hudud, 26 (4448).
1568 - Vâil İbnu
Hucr İbni Rebîa (radıyallahu anh) anlatıyor; "Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'ın sağlığında, namaz kılmak maksadıyla bir kadın evinden çıkmıştı.
Yolda ona bir erkek rastladı. Kadına çullanıp ihtiyacını giderdi. Kadın
bağırdı, adam ise sıvıştı gitti.
(Çığlığı üzerine) kadına bir erkek uğramıştı. Ona başından
geçeni anlatıp, bir adam bana böyle böyle yaptı dedi. Sonra, bir grup
muhacire rastladı, başından geçeni onlara da anlatıp: "Bir adam bana böyle
yaptı!" dedi. Hep beraber yürüyüp, kadının kendisine tecavüz ettiği
kimseyi yakalayıp kadına getirdiler. Kadın:
"- Evet bu odur?" dedi. Sonra adamı Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'in yanına götürdüler. Resûlullah adamın recmedilmesini emrettiği
sırada, kadına tecavüz etmiş olan kimse kalkıp:
"- Ey Allah'ın Resûlü, suçlu benim!" diye itirafta bulundu.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) kadına:
" Git. Allah günahlarını affetti" dedi. Zan altında kalmış
olan kimseye de güzel sözler söyleyip (gönlünü aldı). Mütecavizin
recmedilmesini emretti ve recmedildi.
Sonra Resûlullah şunu söyledi:
" Bu adam öyle bir tevbe ile tevbe etti ki, böyle bir tevbeyi
Medine ahalisi yapsaydı kabul edilirdi."
Tirmizî, şu ziyadede bulunmuştur: "Vâil (radıyallahu anh) Hz.
Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'in kadına mehir takdir edip etmediğini
zikretmedi."
Tirmizî, Hudud 22, (1452);
Ebû Dâvud, Hudud 7, (4379).
1578 - Hz. Câbir (radıyallâhu
anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) zinâ yapmış
olan bir kimse için celde ile hadd tatbik edilmesini emretti. Sonra, onun
muhsan olduğu bildirildi. Bu sefer recmedilmesini emretti ve recmedildi."
Ebü Dâvud, Hudud 24, (4438, 4439).
1580 - Ebû Hüreyre
ve Zeyd İbnu Hâlid el-Cühenî (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Bir
bedevî, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm)'e gelerek:
"- Ey Allah'ın Resûlü, Allah aşkına, hakkımda Allah'ın kitabıyla
hükmet!" diye yemin verdi. Bundan daha fakih olan bir diğeri de: "- Evet aramızda Kitabullah'la hükmet,
bana da izin ver!" talebinde bulundu. Aleyhissalatu vesselam Efendimiz:
" Meramını söyle! (seni dinliyorum)" dedi. Adam:
"- Oğlum bunun yanında işçi idi. Karısıyla zinâ yaptı.
Bana,"Oğlun için recm gerekir" dediler. Ben de hemen oğlum namına
yüz koyunla bir cariyeyi fıdye verdim. Sonra bir de ilim adamlarına sordum.
Bana: "Oğluna yüz deynek ve bir yıl sürgün cezası gerekir; bu adamın
karısına da recm cezası icabeder" dediler" dedi. Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm): "-
Ruhumu kudret elinde tutan Zât'a yemin olsun ikinizin arasını Kitabullah
uygun şekilde hükme bağlayacağım: Cariye ve koyunlar sana geri
verilecek. Oğluna yüz sopa ve bir yıl sürgün tatbik edilecek" buyurdu.
Sonra, Eslemli bir adama seslendi:
" Ey Üneys! bu zâtın hanımına git, eğer zinâyı itiraf ederse
onu recmet gel!" Üneys, kadına vardı. O suçunu itiraf etti.
Resûlulluh (aleyhissalâtu vesselâm) emretti, kadın recmedildi."
Buhârî, Muhâribin
30, 32, 34, 38, 46, Vekâlet 13, Şehâdât 8, Sulh 5, Şurüt 9, Eymân 3, Ahkâm
39, Haberu'I-Vâhid I, İ'tisâm 2;
Müslim, Hudud, 25, f1697,1698);
Muvatta, Hudud 6, (2, 822);
Tirmizî, Hudud 8, (1433);
Ebü Dâvud, Hudud 25, (445); Nesâî, Kudât 21, (8, 240, 241);
İbnu Mâce, Hudud 7, (2549).
1582 - Ebû
İshâk eş-Şeybânî (rahimehullah) anlatıyor: "İbnu Ebî Evfâ (radıyallâhu
anh)'ya: "- Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) hiç
recm tatbik etti mi?" diye sordum. Bana: "Evet!" cevabını
verdi. Ben tekrar: "-
Nür süresinin nüzülünden önce mi, sonra mı?" diye sordum.
"Bilmiyor'um!" dedi."
Buhârî, Hudud, 21,
37;
Müslim, Hudud 29, (1702).
1583 - Şa'bî
(rahimehullah) anlatıyor: "Hz. Ali (radıyallâhu anh), kadını recmettiği
zaman onu perşembe günü dövdü, cuma günü de recmetti. Ve şunu söyledi:
"Ona Kitabullah(ın hükmü) ile celde, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'ın
sünneti ile de recm tatbik ettim."
Buhârî, Hudud 21.
Muhammed’in Tevrat’a Göre Recm Uygulaması
1585 - İbnu Ömer
(radıyallâhu anhümâ) anlatıyor: "Yahudiler, Resûlullah (aleyhissalâtu
vesselâm)'a gelip, kendilerinden bir erkekle kadının zinâ yaptığını söylediler.
Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) onlara:
" Recm hakkında Tevrat'ta ne buluyorsunuz?" diye sordu. Onlar: "- Teşhir edip rezil ederiz ve dayak atarız"
dediler. Abdullah İbnu Selam (radıyallâhu anh):
"- Yalan söylüyorsunuz. Zinânın Tevrat'taki cezası
recmdir" dedi. Hemen Tevrat'ı getirip açtılar. İçlerinden (Abdullah İbnu
Surya adında) biri elini recm âyetinin üzerine koydu. Sonra, âyetten önceki
kısımlardan okumaya başlayıp (kapadığı kısmı atlayarak arka kısmını
okumaya devam etti. Abdullah İlbnu Selam (radıyallâhu anh) müdahale edip: "-
Kaldır elini!" dedi. Adam elini çekti, tam orada recm âyeti mevcut idi.
Bunun üzerine: "-
Ey Muhammed, Abdullah doğru söyledi. Tevrat'ta recm âyeti mevcuttur!"
dediler. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) derhal o iki zâninin
recmedilmesini emretti ve recmedildiler."
İbnu Ömer (radıyallâhu anhümâ) der ki: "Erkeğin, atılan taşlara
karşı korumak için, kadının üzerine eğildiğini gördüm."
Buhârî, Hudud 37, 24, Cenâiz 61, Menâkıb 26, Tefsir, Âl-i İmran 6, İ'tisâm
16, Tevhid 51;
Müslim, Hudud 26, (1699);
Muvatta, Hudud 1, (2, 819);
Tirmizî, Hudud 10;
Ebu Dâvud, Hudud 26, (4446, 4449).
1584 - Hz. Ebû Hüreyre
(radıyallâhu anh) anlatıyor: "Yahudilerden bir kadınla bir erkek zinâ
yaptılar. Birbirlerine: "Bizi şu peygambere götürün. Çünkü bir kısım
hafıfletmeler getiren bir peygamberdir. Bize recm dışında fetvâlar verirse
kabul eder, Allah indinde O'nun hükmünü kendimize delil kılarız ve:
"Peygamberlerinden bir peygamberin bize verdiği fetvalar(la amel ettik,
hevamıza uymadık) deriz" dediler.
Mescidde ashabıyla birlikte oturmakta olan Hz. Peygamber (aleyhissalâtu
vesselâm)'e gelerek: "-
Ey Ebü'1-Kasım, zinâ yapan kadın ve erkek hakkında kanaatin nedir?"
dediler. O, onlara tek kelime söylemeden Beyt-i Midrâslarına geldi. Kapıda
durarak: "-Hz. Musa (aleyhisselâm)'ya kitabı indiren
Allah aşkına söyleyin, muhsan olan birisi zina yapacak olursa bunun
Tevrat'taki hükmü nedir?" diye sordu.
"- Yüzü siyaha boyanır, eşek üzerine ters bindirilir ve dayak
atılır." -Hadiste geçen
tecbiye: Zânileri, enseleri birbirine bakacak şekilde bir eşeğe bindirilip,
bu halde sokaklarda dolaştırılmasıdır- Râvi devamla der ki:
"Yahudilerden bir genç (bu cevaba katılmayap) susmuştu. Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) onun suskunluğunu görünce sualinde ısrar etti.
Bunun üzerine genç: "Madem ki sen bize Allah'ın adına yemin veriyorsun
(gerçeği söyleyeceğim): "Biz Tevrat'ta recm emrini görüyoruz"
dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"- Allah'ın emrini hafifletmenizin başlangıcı nasıl oldu?"
diye sordu. (Genç) şu cevabı verdi:
"- Krallarımızdan birinin bir yakın akrabası zinâ yaptı. Kralımız,
recmi ona tatbik etmedi. Sonra halka mensup bir aileden bir erkek zinâ yaptı.
Bunu recmetmek istedi. Ancak adamın kavmi buna mani olup:
"- Sen yakınını getirip recmetmedikçe biz de adamımızın
recmedilmesine müsaade etmeyeceğiz!" dediler. Bunun üzerine, aralarında
şimdiki cezayı vermek üzere anlaşıp sulh yaptılar.
(Bu açıklama üzerine) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm):
"- Ben Tevrat'taki âyetle hükmediyorum!" dedi ve onların
recmedilmelerini emretti ve recmedildiler. Zührî (rahimehullah) der ki:
"Bana ulaştığına göre şu âyet bunlar hakkında nazil olmuştur:
"Şüphesiz ki Tevrat'ı biz indirdik. Ki onda bir hidâyet, bir nur
vardır. Kendisini (Allah'a) teslim etmiş olan (İsrail) peygamberleri,
Yahudilere ait (dâvalarda) onunla hükmederlerdi..." (Maide 44). Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) onlardan biri idi."
Ebû Dâvud, Hudud 26, (4450, 4451).
Halifelerin
Recm Uygulamaları
1569 - İbnu Abbâs
(radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Hz. Ömer'e, zinâ yapmış olan deli
bir kadın getirildi. (Recm edilip edilemeyeceği hususunda) halkla istişare
ederek recmedilmesine hükmetti. Kadına Hz. Ali (radıyallahu anh) uğradı.
(Hazırlığı görünce): "-
Bunun hâli nedir?" diye sordu. Kendisine: "Falanca kabileden deli bir
kadındır, zinâ yapmıştır. Hz. Ömer (radıyallahu anh), recmedilmesine hükmetmiştir"
dediler. Hz. Ali (radıyallahu anh):
"- Kadını geri götürün!" dedi, sonra Hz. Ömer'e uğrayıp: "- Ey mü'minlerin emîri! Bilirsin ki, Resûlullah
(aleyhissalâtu vesselâm) : "Kalem
üç kişiden kaldırılmıştır (artık onlar yaptıklarından sorum1u değildirler):
Büluğa erinceye kadar çocuktan, uyanıncaya kadar uyuyandan, şifa buluncaya
kadar bunamıştan." Bu bîçare kadın falanca kabilenin bunağıdır. Ona
tecavüz eden, muhakkak ki aklî noksanlığı sırasında tecevüz etmiştir"
dedi." Ebu Davud Hudud 16.
(4399.4400. 4401. 4402).
1581 - İmam Mâlik
diyor ki: "Bana ulaştığına göre, Hz. Osman (radıyallâhu anh)'a
evliliğinin altıncı ayında doğum yapan bir kadın getirildi. Derhal
recmedilmesini emretti. Ancak Hz. Ali (radıyallâhu anh):
"- Cenab-ı Hakk, Kur'an-ı Kerim'de "(İnsanın anne karnında)
taşınma ve sütten kesilmesi (müddeti) otuz ay. dır..:" (Âhkâf 15)
buyuruyor. Keza bir başka âyette de: "Anneler çocuklarını iki tam yıl
emzirirler. (Bu hüküm) emmeyi tamam yaptırmak isteyenler içindir.."(
Bakara 233) buyurmaktadır. Bu durumda hamilelik müddeti altı aydır." Bu
açıklama üzerine Hz.Osman (radıyallahu anh) kadının geri gönderilmesini
emretmişti, ancak kadın recmedilmiş bulundu."
Muvatta, Hudud 11 (2, 825).
Recm
Hükmü Kuran’dan Çıkartılmışmıdır
?
1562 - İbnu Abbâs
(radıyallahu anhümâ) anlatıyor: "Allahu Teâlâ Kur'ân-ı Kerim'inde:
"Kadınlarınızdan fuhşu irtikâb edenlere karşı içinizden dört şahid
getirin. Eğer şehâdet ederlerse onları ölüm alıp götürünceye, yahud
Allah onlara bir yol açıncaya kadar. kendilerini evlerde alıkoyun (insanlarla
ihtilattan menedin)" buyurdu. (Nisa 15).
Cenab-ı Hakk, bu âyette (zinâ meselesinde) önce kadını zikrettikten
sonra, erkeği kadınla birlikte ele alarak şöyle demiştir: "Sizler-den
fuhşu irtikab edenlerin her ikisini de (kınayarak) eziyete koşun. Eğer tevbe
edip (nefislerini) ıslah ederlerse artık onlara (eziyetten) vazgeçin. çünkü
Allah tevbeleri çok kabul eden, en çok esirgeyendir" (Nisa 16). Cenab-ı
Hakk bu âyeti, celde âyetiyle neshederek şöyle buyurdu: "Zinâ eden kadınla
zinâ eden erkekten her birine yüzer deynek vurun. Eğer Allah'a ve âhiret gününe
inanıyorsanız bunlara, Allah'ın dinini tatbik hususunda, acıyacağınız
tutmasın. Mü'minlerden bir zümre de bunların azabına (bu cezalarına) şahid
olsun" (Nur 2). Sonra Nur sûresinde recm âyeti nâzil oldu. Önceki
(celdeyi emreden) vahiy bekâr (zâni) içindi. Sonra recm âyeti tilâvetten
kaldırıldı, ancak hükmü bâki kaldı."
Ebu Dâvud, Hudud 23, (4413).
Bu rivayetin "...yüzer deynek vurun"ibaresine kadar olan kısım
Ebu Dâvud'a aittir, mütebakisini Rezîn ilâve etmiştir.
Ayrıca Ömer, Kuran’da gerçekte recm
ayetinin bulunduğunu iddia eder.
1561 - İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ)
anlatıyor: "Hz. Ömer (radıyallahu anh)'i hutbe verirken dinledim. Şöyle
demişti: "Allah
Teâla hazretleri Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm)'i hak (din ile) gönderdi
ve O'na Kitab'ı indirdi. Bu indirilenler arasında recm âyeti de vardı! Biz
bu âyeti okuduk ve ezberledik. Ayrıca, Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)
zinâ yapana recm cezasını tatbik etti, ondan sonra da biz tatbik ettik. Ben
şu endişeyi taşıyorum: Aradan uzun zaman geçince, bazıları çıkıp:
"Biz Kitabullah'da recm cezasını görmüyoruz (deyip inkâra sapabilecek
ve) Allah'ın kitabında indirdiği bir farzı terkederek dalâlete düşebilecektir.
Bilesiniz, recm, kadın ve erkekten muhsan olanların zinâları, -delil veya
hamilelik veya itiraf yoluyla- süb–t bulduğu takdirde, onlara tatbik
edilmesi gereken Kitabullah'da mevcut bir haktır. Allah'a kasemle söylüyorum,
eğer insanlar: "Ömer Allah Teâla' nın kitabına ilâvede bulundu"
demeyecek olsalar, recm âyetini (Kitabullah'a) yazardım."
Buhârî, Hudud 31, 30, Mezâlim 19, Menâkibu'l-Ensar 46, Megâzi 21, İ'tisâm
16;
Müslim, Hudud 15, (1691); Muvatta, Hudud 8, 10, (, 823, 824);
Tirmizî, Hudud 7, (1431);
Ebu Dâvud, Hudud 23, (4418).
Bu hadislere ve
Muhammed’in uygulamalarına baktığımız zaman, recm cezası daha sonraları
birileri tarafından Kuran’dan çıkartılmışmıdır sorusu aklımıza
gelmektedir.