Allah ve Gemiler


Muhammed’in her fırsatta insan topluluklarının yanına  giderek onların konuştuklarını dinlediği bilinir.

9-Tevbe 61. (Yine o münafıklardan:) O (Peygamber, her söyleneni dinleyen) bir kulaktır, diyerek peygamberi incitenler de vardır. De ki: O, sizin için bir hayır kulağıdır. Çünkü o Allah'a inanır, müminlere güvenir ve o, sizden iman edenler için de bir rahmettir. Allah'ın Resûlüne eziyet edenler için mutlaka elem verici bir azap vardır.

Mekke’de yaşayan insanların bir çoğu denizi ve zamanın ticaret amacı ile kullanılan gemilerini görmemiş insanlar oldukları için, çarşıda bir araya gelmiş ufak topluluklar, deniz yolu ile Mekke’ye mallarını getiren tacirlerin anlattığı deniz hikayelerini pür dikkat dinlerlerdi. Muhammed, ağzı bir karış açık bu hikayeleri dinleyen Mekkelileri etkilemek için olacak gemileri ayetlerinde kullanmayı düşünmüştür.
45-Casiye 12. Allah o (yüce) varlıktır ki, emri gereğince içinde gemilerin yüzmesi ve lütfedip verdiği rızkı aramanız için ve de şükredesiniz diye denizi size hazır hale getirmiştir.

Gemilerden bu derece etkilenen halk muhtemelen ayetlerden de etkilenecektir.  O halde gemiler, Allah’ın varlılığının bir delili olmalıdırlar.  
31-Lokman 31. Size varlığının delillerini göstermesi için, Allah'ın lütfuyla gemilerin denizde yüzdüğünü görmedin mi? Şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
42-Şura 32. Denizde dağlar gibi akıp gidenler (gemiler) de O'nun (varlığının) delillerindendir.

1400 sene evvel motorlu gemilerden haberi olmayan Muhammed, gemilerin sadece rüzgarla gidebileceğini bildiği için, rüzgarın esmesini bile Allah’a bağlamıştı. Eğer Allah rüzgarın esmesini durdurursa insanlar denizin ortasında kalırlardı.
Şura 33.
Dilerse O, rüzgârı durdurur,da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Bugün motorlu gemilerle insanoğlu  Allah’ın iradesine karşı koyuyor olacak ki, rüzgarın bittiği yerde motorlar çalışıyor ve gemiler yollarına devam ediyorlar.Gemilerin fırtınada alabora olup batmalarını dahi insanları korkutmak amacı ile kullanmayı bilmiş, bu tür kazalarda ölenlerin hepsinin, onun ayetlerini inkar edenler olduklarını ima etmek istemiştir.
Şura / 34
Yahut yaptıkları yüzünden onları helâk eder. Birçoğunu da affeder (kurtarır).
35.Böylece âyetlerimiz üzerinde tartışanlar, kendilerine kaçacak bir yer olmadığını bilsinler.

Bugünün teknolojisinde gemiler, uydulardan yönetilmekte, yaklaşan fırtınalardan önceden haberdar olarak önlemlerini alabilmektedirler. Bunlar o zamanlar kimsenin aklında olmayan işler olduğu için, insanları her türlü tabiat olayı ile korkutmak ve etkilemek mümkün olabiliyordu.  Muhammed, insanları korkutmak için, gök gürültüsünü ve yıldırımları da kullanmıştır. Bakınız Korku..
Bugün İslamiler, Kuran ayetlerini tartışan kişilerin önüne Şura / 35 gibi ayetleri koyarlarken, hatırlamaları gerekir ki, hac farzını yerine getiren yüzlerce hacı adayı, Mekke’de iki ayrı zamanda çıkan yangınlarda kaçacak yer bulamadıkları için, bir kısmı dumandan boğularak, bir kısmı da yanarak ölmüşlerdir. Aynı şekilde, bir başka tarihte,  gene yüzlerce hacı adayı kaçacak yer bulamadıklarından tünelde sıkışarak ölmüşlerdir.  Bir kısmı da şeytan taşlarken birbirlerini taşlayarak ölmüşlerdir. Bu kaçacak yeri olmadan ölenlerin hepsinin, Muhammed’in getirdiği dine yürekten bağlı, oraya hac faraziyelerini yerine getirmek için gitmiş Müslümanlar olduklarını unutmamak gerekir.

Tabi ne var ki, her zaman olduğu gibi, İslamilerin yaklaşımı, ‘o ölenleri mükafat olarak Allah yanına almıştır’ şeklinde olacaktır. İşte bu mantıktan kurtulamadıkları içindir ki, bütün İslam ülkeleri geri kalmaktan da kurtulamamaktadırlar. Hiçbir şekilde akılcı yaklaşıma müsaade etmeyen İslami inanç kavramının insanda oluşturduğu düşünce şekli, bir çok İslam ülkesinde görüldüğü gibi, bugün kendi cezasını kendi eliyle vermektedir. 

ÇAna Sayfa