Seriyye kelimesinin
sözlük anlamı, düşman birlikler üzerine yollanan asker takımı veya gece gazvesidir, yani gece yapılan saldırı.İslami kesim genelde, Müşriklerin saldırılarına karşı, Müslümanların kendilerini korumaları için ayetler geldiğini, Müslümanların yaptıkları savaşlarla, bu savaşlardan elde ettikleri ganimetlerde hak sahibi olduklarını göstermek isterler.. Bu kavimlerden birinin ilk olarak Müslümanlara saldırdığını Tevbe 13. Ayetden anlamak mümkün..
9.Tevbe/13.
(Ey müminler!) verdikleri sözü bozan, Peygamber'i (yurdundan) çıkarmaya kalkışan ve ilk önce size karşı savaşa başlamış olan bir kavme karşı savaşmayacak mısınız; yoksa onlardan korkuyor musunuz? Eğer (gerçek) müminler iseniz, bilin ki, Allah, kendisinden korkmanıza daha lâyıktır.Ancak bu kavimin hangi sebeplerle Müslümanlara saldırdığı belli
değildir..
Hernekadar İslami tarihçiler tarafından bazı detaylar saptırılsa da, tarihsel
bilgiler, ki bunlardan bir çoğu gene İslam Tarihçilerinden gelen bilgilerdir,
öncelikle savaşların Müşriklerden başladığını pek doğrulamaz..
Prof. Dr. Muhammed Abid Cabiri, İslam'da Siyasal Akıl isimli kitabında, Müslümanların, müşrik kavimlerine saldırılarını şu şekilde anlatır..( Sayfa 211-212 )
Savaş doğrudan hedef değildi. Bilakis savaşın hedefi, Müslüman olmadığı takdirde ekonomik çıkarlarının tamamen yok edileceğini, Kureyş’in Müslüman oluşunun, önderlik etmesi dolayısıyla öteki Arap kabilerinin Müslüman olmaları için zorunlu bulunduğu Kureyş’e hissettirme düzeyine Muhammed-i daveti yüksel
tmekti.Gerçekten, Kureyş’e karşı “kıtal”, daha başından itibaren, onun ticari çıkarlarını vurmayı hedef alıyordu. Hz. Peygamber ve arkadaşları biliyorlardı ki Kureyş’i Tanrıları ve dini değil, ticareti ilgilendirir. Bunun için Kureyş’e karşı, açık savaş araçlarıyla, açık siyaset uyguladılar: Suriye’den gelen ticari kervanlarını engellemek. Medine bilindiği üzere Suriye ile Mek
ke arasında yer alır. Dolayısıyla, bu kenarların yolu üstündeki Medine’ye hakim olmak , "tarih" in, dünya ticaret tarihi ve eski dünyadaki yollarından ayrı olarak, coğrafyanın zorunlu kıldığı bir durumdu.Böylece, Hz. Peygamber ve muhacir arkadaşları Medine'de yerleşir yerleşmez, kumandanların Hz. Peygamber'in belirlediği seriyyeler (akınlar) ve bizzat kendisinin komuta ettiği gazveler (savaşlar) düzenlenmeye başlandı. Hedef Suriye’den gelen Kureyş ticaret kervanlarını engell
emekti.Genelde bazı İslami kesimler tarafından, İslam'da bir zorlama olmadığı ve İslam dininin her türlü hoşgörüye ve inanca açık bir din olduğu söylenmesine karşın, buradaki anlatımdan, Müslümanların İslam'ı diğer kavimlere kabul ettirmek için her türlü yolu denedikleri açık bir şekilde görülmektedir. Ayrıca bilinir ki, Suriye'den gelen kavimler, Mekke'de Allah'a dileklerini ulaştırmada şeffatçi saydıkları putları ziyeret ederek adakta bulunurlardı. Burada Bakara 217 de geçen bir pasajı hatırlatmakta fayda vardır..
Mes-cid-i Haram'ın ziyaretine mâni olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır.En çok dikkati çeken şey, Hz. Peygamber’ in (s.a.v) Medine’ye varışından yalnızca yedinci ayda, komutanı amcası Hamza’ ya verdiği hedefi Ebu Cehil başkanlığındaki üç yüz kişiden oluşan ve Suriye’den gelmekte olan Kureyş ticaret kervanının engellemek olan bir seriyye düzenledi. Ne var ki her iki tarafın müttefiki, aracılık yaptı ve bir çatışma olmasını engelledi. Ebu Cehil, Mekke’ye doğru yoluna devam etti.
Yalnızca bir ay sonra, Hz. Peygamber, Ubeyd bin Haris komutasında yeni bir seriyye düzenledi. Ebu Süfyan’ın başkanlığındaki ikiyüz kişilik kervanın yolunu kesmek için Rabiğ’a gitti. İki taraf arasında uzaktan mızrak ok atışması oldu. Daha sonra ayrıldılar. Yine bir ay sonra, yani Hicretin dokuzuncu ayında, Hz. Peygamber, bilgi almak aracıyla Sa’d bin Ebi Vakkas komutasında üçüncü bir seriyye düzenlendi. Görevi yaptılar. Ancak rastlantı eseri, hedeflenen kervan iki gün önce geçmişti.İkinci yılın üçüncü ayında, bizzat Hz. Peygamber, Ebva (veya Veddan ) savaşına çıktı. Kureyş’i beklemek üzere onbeş gece kaldı. Daha sonra Medine’ye döndü. Yine aynı ay içinde, yüz kişiden ve beşyüz deveden oluşan, Umeyye bin Halef’in başkanlık ettiği Kureyş kervanını Buvat
ta karşılamak üzere, ashabından ikiyüz kişiyle birlikte çıktı. Ama çatışma olmadı. Yine aynı ay içinde, Suriye’den gelen başka bir Kureyş kervanını karşılamak için, Zatul-Aşiret gazvesine çıktı.. Bütün bu yedi seriyye ve gazveyi, Hz. Peygamber Medine’ye muhacir olarak gelişinden itibaren onüç ay içinde düzenlemişti. Hepsinin de gayesi, Kureyş ticaret kervanlarını engellemekti.Muhammed'in ticaret kervanlarını engellemek için düzenlediği seriyyeler açıkça anlatılmaktadır. Bu durumda ilk olarak saldırıya uğrayanların gerçekte Müslümanlar olmadığı, ayrıca dikkatli okunduğu zaman ayetlerin akışı içinde, kendileri için savaş pek elzem olmadığı halde, Muhammed'in çevresindekileri Allah adına savaşa teşvik ettiği, bazı ayetlerin içinde gör
ülebilir..Nisa / 77.
Kendilerine, ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın ve zekâtı verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savaş farz kılınınca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya başladılar da "Rabbimiz! Savaşı bize niçin yazdın! Bizi yakın bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savaşı farz kılmasan) olmaz mıydı?" dediler. Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez."Ayet içindeki,
ahiret daha hayırlıdır ifadelerinden insanların İslam uğruna ölmeleri istendiği ve bu istek onlardan yapılırken ölümün kendilerine güzel gösterildiği de açıkça görülmektedir.9.Tevbe /38.
Ey iman edenler! Size ne oldu ki, "Allah yolunda savaşa çıkın!" denildiği zaman yere çakılıp kalıyorsunuz? Dünya hayatını ahirete tercih mi ediyorsunuz? Fakat dünya hayatının faydası ahiretin yanında pek azdır.9.Tevbe /39.
Eğer (gerektiğinde savaşa) çıkmazsanız, (Allah) sizi pek elem verici bir azap ile cezalandırır ve yerinize sizden başka bir kavim getirir; siz (savaşa çıkmamakla) O'na hiçbir zarar veremezsiniz. Allah her şeye kadirdir.Muhammed’in
kendine göre belirlediği ideolojiyi yaymak ve bu ideolojinin geliştirilmesi altında ganimet toplamak için giriştiği savaşlarda, etrafındaki bazı müminlerin savaşlara pek istekli olmadığını gene ayetlerdeki açık ifadelerden anlamak mümkün..Nisa /90. Ancak kend
ileriyle aranızda antlaşma bulunan bir topluma sığınanlar yahut ne sizinle ne de kendi toplumlarıyla savaşmak (istemediklerin) den yürekleri sıkılarak size gelenler müstesna. Allah dileseydi onları başınıza belâ ederdi de sizinle savaşırlardı. Artık onlar sizi bırakıp bir tarafa çekilir de sizinle savaşmazlar ve size barış teklif ederlerse bu durumda Allah size, onların aleyhinde bir yola girme hakkı vermemiştir.İslam’a ve müminlere saldıranların öldürülmeleri için ayrıca hükümler vardır.. Bu ayetlerin içeriğinde İslam'a yapılan saldırılardan dolayı müminlerin öldürerek karşılık vermeleri istenmektedir. Bugün İslami kesim bu hükümleri göstererek, diğer saldırı içeren hükümlerde haklılık bulmaya çalışır..
Nisa 91..
Hem sizden hem de kendi toplumlarından emin olmak isteyen başkalarını da bulacaksınız. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona baş aşağı dalarlar (daldırılırlar). Eğer sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onları yakalayın, rastladığınız yerde öldürün. Işte onlar üzerine sizin için apaçık yetki verdik.Aynı şekilde Tevbe /12 Eğer antlaşmalarından sonra yeminlerini bozarlar, ve dininize saldırırlarsa, küfrün önderlerine karşı savaşın. Çünkü onlar yeminleri olmayan adamlardır. (Onlara karşı savaşırsanız) umulur ki küfre son verirler.
9. Tevbe /16. Yoksa, Allah, sizden, cihad edip Allah, Peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine sırdaş edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
Bu arada Mescid-i Haram ziyaretleri her iki taraf için bir ticaret ortamı oluşturmaktaysa da, bu ortamın oluşturduğu yakınlaşma dahi ortadan kaldırılmak istenmiş, insanların birbirlerine daha kardeşçe bakmaları ve yaklaşmaları sağlanacağı yerde, adeta birbirlerinden nefret etmeleri için zemin hazırlanmıştır..
9. Tevbe /28. Ey iman edenler! Müşrikler ancak bir pisliktir. Onun için bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar. Eğer yoksulluktan korkarsanız, (biliniz ki) Allah dilerse sizi kendi lütfundan zengin edecektir. Şüphesiz Allah iyi bilendir, hikmet sahibidir.
Ayet içinde yer alan yoksulluktan korkarsanız ifadesinden kastedilen, Mekke'lilerin, Müşriklerin hac ziyareti sırasında bıraktıkları paradan mahrum olmalarıdır. Cahiliye döneminden kalan bu geleneği Muhammed kendi kavminin ve taraftarlarının menfaatleri doğrultusunda yerleştirmiştir. Aynı şekilde bugün bizim hacılarımız da, hac ziyaretleri ile, bu geleneği kutsal bir vazife sayarak, Arap'lara para kazandırmaya devam etmektedirler. Hac inanç sömürüsünün bir başka örneğidir..